| English | Turkish | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | make hard v. | sertleştirmek |
| English | Turkish | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | make hard to see v. | görülmesi zor hale getirmek |
| General | make a living the hard way v. | ekmeğini taştan çıkarmak |
| General | make things hard for someone v. | işini zorlaştırmak |
| Proverb | ||
| Proverb | hard cases make bad laws | kurunun yanında yaş da yanar |
| Proverb | hard cases make bad laws | aptalca eylemler anlamsız kurallara yol açar |
| Proverb | hard cases make bad laws | tekil ve saçma durumlar için konulan kurallara uyulmasını beklemek de saçmadır |
| Idioms | ||
| Idioms | make hard work of doing something v. | bir işin için haddinden fazla uğraşmak/didinmek |
| Idioms | make hard work of doing something v. | bir şey için gerekenden daha fazla uğraşmak |
| Idioms | make hard work of something v. | bir şey için gerekenden daha fazla uğraşmak |
| Idioms | make hard work of something v. | bir işin için haddinden fazla uğraşmak/didinmek |
| Idioms | make it hard v. | işi yokuşa sürmek |
| Idioms | make it hard v. | yolu yokuşa sürmek |
| Speaking | ||
| Speaking | it's hard to make female friends expr. | kadın arkadaş edinmek zor |
